Bergama ve turizm… Ülkemizde ‘turizm’ denince sadece deniz, kum, güneş akla gelse de aslında Türkiye, tarih ve kültür turizmi açısından mükemmel bir seçenek.
Dünyada, neredeyse 50’den fazla ilinde de bu kadar çok antik kent, bu kadar çok tarihi yer bulunan başka bir ülke daha yok. Bergama ise ‘kültür turizmi’ seçeneğini düşünen herkesin muhakkak ilk aklına gelen yerlerden biri oluyor.. Buraya kadar her şey güzel… Fakat aslında durum bu kadar toz pembe değil…
Turist Bergama’da konaklamıyor…
Bu şehrin turizm ile ilgili çözülmesi gereken pek çok sorunu var, bu konuda sanıyorum ki herkes mutabık. Fakat aslında tüm bu zincirin en önemli halkası, turistlerin burada konaklamaması.
İşte bunun anahtarı da Kapadokya Turizmi… Peki Kaan nedir bu Kapadokya turizmi? diyenler arkasına yaslanıp okumaya devam edebilir…
Tane tane anlatıyorum…
Kapadokya, üzerindeki milyonlarca yılla tarihlenen coğrafi dokusu ile birçok açıdan elverişsiz bir bölgeydi. Aktif volkanların neden olduğu yıkımlar, binlerce yıl boyunca Kapadokya’yı çorak ve ıssız kılmıştı. Fakat bu volkanik katman, insanoğlunun çok temel aletler ile kolayca işleyebildiği, evler, barınaklar yapabildiği mükemmel bir ortama dönüştü. Sonra insanoğlu medeniyeti kucakladı, sanayi devrimi yaşandı, Sovyetler dağıldı ve bu günlere geldik… Fakat bir sorun vardı. Kapadokya hala olduğu gibi duruyor fakat hem yerli, hem de yabancı turistin dikkatini yeteri kadar çekemiyordu.
Bu eşsiz, cağnım coğrafya sadece insanların gelip geçerken gördüğü bir yer olarak kalmıştı. Çoğu kişinin ıssız, toz, toprak olarak baktığı bu alan, bir türlü turizmden tam olarak istediği payı alamıyordu. Şarap tadımlarına başlandı, ATV turlarına geçildi, Balon turizmi denendi ve hatta ziyaretçiler at üzerinde bile gezdirildi fakat olmadı…
Sonra bir gün bir şey oldu…
Kapadokya için kurulan turizmi geliştirme komisyonu, gündüz saatlerinde yapılan Balon turizmini sabaha kaydırma kararı aldı… Ve bilin bakalım ne oldu… Bu basit hamle ile balon turizmi için gelenler konaklamak zorunda kaldı. Türkiye’nin hangi köşesinde bir balona binip milyonlarca yılda oluşan coğrafi bir dokuyu izleyebilirdiniz ki? Ben söyleyeyim, hiç… Kapadokya bu alanda gerçekten bir tekeldi ve balona binme deneyimini yaşamak isteyenler için saat aslında pek önemli değildi…
Balona binmek isteyen yerli ve yabancı turistler akşamdan konaklamaya ve sabah saat 3-4 sularında balona binmeye götürülmeye başlandı. Yani bu etkinlik için, konaklama zorunlu hale gelmiş oldu, fakat bu kimseyi rahatsız etmedi.
Oteller gelişti, dükkanlar, esnaf bu sayede hızlıca kalkındı ve büyüdü. Bunu gören oteller bir bir satış paketlerine balon turizmini eklemeye başladı. Turistlerin, misafirlerin sadece konaklamaları yeterli hale gelmişti.
İşte bu zekice strateji, Kapadokya’yı tüm dünyanın tanımasını sağladı. Günümüzde herhangi bir yabancı ülkede ‘Türkiye’ dendiğinde İstanbul’dan sonra 2. şehir olarak Kapadokya telaffuz ediliyor. Bu çok büyük bir başarıdır.
İşte bunun aynısını bizler de Bergama’da sağlamalı, kaliteli hizmet verecek, üst düzey otelleri Bergama’ya kazandırmalı ve zemini hazırladıktan sonra turistlerin, bu şehirde konaklamalarını sağlamalıyız… İşte Bergama’nın ihtiyacı olan asıl formül burada yatıyor.