Ahh Bergama… Hepimizin içinde ince bir yara…
Her Bergama Kermesi’nde, her Bergama Tiyatro Festivali’nde şöyle büyük, güzel kalabalıkları görünce hepimizin zihninde şöyle bir sızlar şu soru; “Bergama neden hala potansiyeline ulaşamadı?”…
İşte bugün bu yazımda sizlerle Bergama’nın aslında bir Alaçatı, Efes, Şirince olabileceğinin altını çizmek istiyorum. Belki bu yazı sayesinde hep birlikte zihinlerimizde bir şimşek çakar ve bu muazzam şehri, hak ettiği yere el ele vererek taşıyabiliriz… Kim bilir.
Tane tane yazıyorum… Koltuklarınıza yaslanın.
Öncelikle; Bergama, aslında sadece ‘turizm’ ile ayakta kalabilecek devasa bir şehir, fakat bunu görmüyoruz. Çünkü bu şehirde maalesef ‘turist’ göremiyoruz… Bu, ‘şehre turist gelmiyor’ demek değil. Turist elbet geliyor, fakat vatandaşlar, esnaflar, yani halk, turisti görmüyor.
Turiste temas edilemeyince, halk bu konuya yabancı kalıyor. Bu konuya yabancı kalan halk, turizmden gelecek maddi gelir için kolları sıvamıyor çünkü olan bitenin farkında olmuyor… İşte bu böyle müthiş bir kısır döngü aslında.
Hatırlayanlar bilir, yıllar önce Bergama sokaklarında hafta içi – hafta sonu yabancı turistler gezerdi. Bu turistlerin cebinde Dolar, Euro ve pek çok değerli para birimi mevcuttu. Bergama esnafı, şehirdeki halk bu turistleri gördükçe önce kendilerini, sonra da dükkanlarını bu turistlere göre şekillendirmeye başladı ve şehir, turizm açısından hızlıca gelişti. Garsonlar dil biliyor, halk bile şehir içinde çat pat ingilizce ile Kızılavlu’nu tarif edebiliyordu. Fakat sonra bir şeyler oldu…
“Turistleri halktan gizlemek…”
Turist, Bergama’da çarşıdan uzaklaştırıldı. Şehir dışındaki ören yerlerini görüp, yemeklerini yine şehir dışında yiyip, apar topar Efes’e ya da Çanakkale’ye doğru yola çıkarıldı ve Bergama halkı, giderek turizmin varlığını unutmaya başladı. Günümüzde turistler adeta halktan gizli bir şekilde şehri gezip, ayrılır oldu.
Alaçatı’nın nesi var? Tamamen inşa edilmiş butik işletmeleri, hem göze hem de sosyal medyaya hitap eden yenilenmiş mimari dokusu ve o kadar…
Peki ya Efes? Efes bir liman şehriydi. Bergama ise koca bir krallığın merkezi, kalbiydi. Efes’i saatler içerisinde gezebilirsiniz, fakat Bergama için en az 2 gününüzü ayırmalısınız. Efes bu kadar turisti ağırlarken, gece müzeciliği ile birlikte milyonlarca ziyaretçiye ev sahipliği yaparken Bergama Kalesi’ne turist otobüsleri çıkamıyor bile… Bu şekilde bu şehir, turizmden nasıl hak ettiği değeri alabilir?
Şirince’ye gidin, göreceğiniz sadece restore edilmiş, iyi hazırlanmış bir mimari doku ve bununla birlikte şekillenmiş yerel halk. Aslında Bergama’da yapılması gereken tam olarak bu.
“Sosyal medya turizmi…”
Bu tabir çok çirkin gibi görünse de maalesef ki günümüz dünyasının gerçeği bu. Artık tüm gezilip, görülecek yerleri, hatta tadılacak yemekleri bile sosyal medya belirliyor. Bu yeniliğin karşısında duranlar, bu yeniliği yakalayamayan yerler maalesef kıyıda, köşede kalmaya devam edecek.
Bergama’da top yekün bir şekilde “sosyal medya turizmi” seferberliği başlatılmalı. Kale Mahallesi Selinos çayı ile birlikte günümüz Bergama’sından ayrılmalı ve “Old Town” yani “eski şehir” olarak niltelendirilecek olan bu bölge sadece turizme odaklanmalı.
“Şifre şu; Turistin göreceği tüm güzergah güzelleştirilmeli…”
Turist şehirde en çok hangi güzergahı tercih ediyorsa, o yollar, sokaklar, dükkanlar hızlı bir şekilde güzelleştirilmeli. Tüm yapıların dış görünüşleri restore edilmeli. Edilemiyorsa mülk sahipleri ile bir araya gelip ilgili teşvikler ile bu adımlar atılmalı.
Klima motoru, çanak anten, pimapen, panjur gibi görüntüyü bozan tüm eklemeler gizlenmeli.
Turist, Bergama şehir içinde gezmeli. İnsanlar sosyal medyada paylaşabilecekleri yerler arıyor, bu kesinlikle sağlanmalı. Bu adımlar ile birlikte hem yerli, hem de yabancı turistlerin zaman içinde sokaklarımızda daha fazla dolaşacağını izleyip göreceğimizden şüphem yok.
Bergama belediyesi potansiyeli yuksek.insanlari.belediyeye koyucak. Halkta bu.konuda potansiyelini yukselticek belediye sadece kazanc kapsi olmus.